15 Temmuz Cuma günü, bırakın daha önce darbe yaşamamış nesilleri yaşamış olanları bile hayrete düşürecek bir darbe teşebbüsü yaşandı Türkiye’de. Emir-Komuta zinciri dışında gerçekleşen ve güvenlik güçlerince kısa sürede bastırılan darbe girişiminin Türkiye’ye bilançosu ağır oldu. 201 yurttaşımız hayatını kaybederken 2 binden fazla yurttaşımız yaralandı. Darbe girişimi sırasında hayatını kaybeden çeşitli rütbeden askerlerin sayısı ise 20’den fazla oldu. Hükümet bir yandan, başarılı bir şekilde bastırılan darbe girişimini kendi lehine çevirmek amacıyla meydanlarda demokrasi nöbeti ismi altında AKP bayrakları ve seçim müzikleriyle günlerce şenlikler düzenlerken diğer yandan, başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere tüm kamuda ve yargıda kapsamlı bir temizlik operasyonu başlattı. Yazıyı kaleme aldığım saatlerde açığa alınan kamu personelinin sayısı 50 bin’i geçmişti. Açığa alınan ve tutuklananlar arasına kimler yok ki; Cumhurbaşkanı’nın başyaverinden tutunda, Anayasa Mahkemesi üyeleri, Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu üyeleri, Hâkimler, Savcılar, Valiler, Kuvvet Komutanları, Polis Memurları, saymakla bitmeyecek devletin farklı makamlarındaki her kademeden kamu personeli. Bunların hepsi bu makamlara, o zaman cemaatle etle tırnak gibi olan hükümetin, Cumhuriyetçi, Atatürkçü, Laik, görevlerine liyakat esasına göre gelmiş insanların tasfiye ederek getirdiği kişiler… Atatürkçü, vatanına milletine bağlı günahsız insanların ve onların hiçbir suçu olmayan ailelerinin kumpaslarla iftiralarla hayatları karartılırken, iktidar yalakası medyamız ‘Türkiye Bağırsaklarını temizliyor’ diye manşetler atarken tarafsız aydınlar ve yazarlar 15 Temmuz’da yaşadığımız olası olaylara ta o zaman dikkat çekmeye çalışıyor ama sesini kimseye duyuramıyordu. Yani yaşananlar öyle kandırıldık, aldatıldık demekle geçiştirilecek şekilde basit ve tesadüf eseri değildir. Devletin Uçağı, tankı, helikopteri, silahı ile TBMM’ne bomba yağdıran, vatandaşın üzerine ateş açan bu hainler orduya ve devletin en üst kademelerine kadar tesadüf eseri gelmediler. Onlar kadar onları o makamlara getirenlerde suçludur ve yargı önünde hesap vermelidir. Ayrıca AKP’nin asıl cemaatten temizlik harekâtını kendi parti kadroları içerisinde yapması gerektiğine inanıyorum. Mesela işe Zonguldak’ın Kozlu İlçesinden başlayabilirler. Çünkü bazı Belediye ve İlçe başkanları daha düne kadar cemaate kayıtsız şartsız bağlı hizmet ederken bugün iş ciddiye bindi diye kendilerini gizlemeye çalışıyorlar…