Kedi misali; hem yapıyor, hem cırlıyor… Valilikte çaycı olarak göreve başlayıp, Olağanüstü vasıflara sahip olmamasına rağmen kısa sürede kendisini Vali Yardımcısı Sekreterliğine aldıran, Oradan da Kozlu Kaymakamlığı Vakıf Müdürü görevine getirilen, Geldiği yeri unutup, personel üzerinde baskı ve şiddet yönetimi oluşturarak, personeli hayatından bezdiren, Hatta intiharı düşünme noktasına kadar getirten, Fatma Özdoğan hakkında çıkan gazete haberlerinden çok rahatsız olmuş… Öyle bir rahatsızlık ki, Önce haberlerin devamı gelmemesi için bana dolaylı yoldan ulaşmadığı kimse kalmadı. Gerek kendisi, gerekse eşi, beni tanıyan, benimle samimi olan, bende hatırı olan kim varsa itina ile tespit edip, o kişilerden, hakkındaki haberlerin devamının gelmemesi için aracı olup benimle iletişime geçmesini istemişler. Vallahi tebrik ediyorum. Kadın sanki istihbarat elemanı. Nokta atışı bende hatırı olan, sözünü kıramayacağım herkesi nasıl bulmuş irtibata geçmiş hayretler içinde kaldım. Sonra olmadı, kendisi benimle direkt olarak irtibata geçip, kahve içerek olayı tatlıya bağlama çabalarında bulundu. Hiç birinden sonuç alamayınca yargı yoluna başvurmayı denedi! Oysaki; Gerçekten hakkındaki haberler ve makalelerin asılsız olduğundan emin olsaydı, hiç kimseyi araya koymadan ilk seferinde yargı yoluna gitmeyi tercih ederdi. Bu durum, 20 yıla yakın sürdürdüğüm gazetecilik mesleği tecrübeleriyle sabittir. Masum olan, suçsuz olan hiç kimse araya birilerini koyup haberlerin yayınlanmaması talebinde bulunmaz! Diğer yandan makale ve haberlerde Fatma Özdoğan ile personele yönelik mobbing ve vatandaşa kötü davrandığı iddiaları ile memuriyet etiği ile bağdaşmayan tavır ve davranışlarına yönelik iddialar konunun muhatapları tarafından bizzat şikâyet olarak üst makamlara iletilmiş olduğu, şikayet ve şahitlerle sabit iken, Fatma Özdoğan haberi yapan gazeteciyi yani beni saygınlığını zedelemekle suçluyor! Vay vay vay… Tabiri caiz ise; kedi gibi hem yapıyor hem cırlıyor! Kapısını aralık bırakarak, herkesin duyacağı şekilde Personeli odasına çağırarak milletin içerisinde hakaret eden, tehditler savuran, basın mensuplarını aşağılayıcı ifadelerle gözdağı vermeye çalışan, karşısındaki personelin gururu ve saygınlığını düşünmeyen Fatma Özdoğan, bunları gündeme taşıyan gazeteciyi saygınlığımı ve itibarımı zedeledi diye şikâyet etme cesaretini kendinde bulmuş. Pes doğrusu. Ama böylesi daha iyi. Yazdıklarımızı, muhatapları ile birlikte birde çıkar Hâkim’e anlatırız. O gururu kırıldığını, itibarı zedelendiğini söyleyen Fatma’nın, insanların nasıl gururunu kırdığını, insanların itibarını nasıl zedelediğini resmi olarak kayıtlara geçmesini sağlarız. Ondan sonra da Fatma için asıl hesap vakti başlar… Mağdur edilen değil, asıl mağdur edenin kendisi olduğu yargı kararı ile tescillendiğinde hesabı nasıl vereceğini de kendisi düşünsün bakalım. Yok, öyle arkana birilerini alıp, geçmişini unutup, insanlara tepeden bakıp sonradan mazlum rollerine bürünmek Fatma! Ama sana bir tavsiye bu saatten sonra sana referans olsun diye kimsenin kapısına gitme! Bu kanaldan devam et…