Kamu kurumlarındaki hantal yapının sorumlusu bürokrasi mi? Yoksa siyaset kurumu mu? Şimdi diyeceksiniz ki, bürokratı o makama getiren siyaset kurumu ise sorumluluk ta siyaset kurumunun dur. Ama bu durumdan en çok siyaset kurumu dertli. Biz adamları o makamlara vatandaşın işini görsün diye getiriyoruz, insiyatif almaktan korkan bürokratlar yüzünden bırakın vatandaşın işinin görülmesini siyasetçi bedel ödüyor günah keçisi biz oluyoruz diye dertleniyorlar. E o zaman alın görevden o bürokratı iş gören insiyatif alanı yerine getirin. Diyorsunuz. İşte o iş o kadar kolay olmuyor. Yerel Siyasetçinin yaptırım gücünün olmadığı bir yönetim şeklinden hem siyasetçi hem de vatandaş mağdur oluyor. Ya bürokrat? Aybaşı sok kartı, çek maaşı… Bunları neden yazıyoruz? Geçen ay yoğun yağan kar Zonguldak’ta hayatı felç etmişti. Özel idarenin kamyonları, plaka işlemleri tamamlanamadığı için garajda yatırılmış, kar kaldırıldıktan sonra kamyonlarla karşız yollarda kar mücadelesi verircesine fotoğraflar basına servis edilmiş, kamyonların yatmadığı ileri sürülmüş ama haberi servis edenler tarafından fotoğraftaki ayrıntılar gözden kaçırılmıştı. Kar yağışının ilk saatlerinden beri sahada olan İl Genel Meclisi Başkanı Necdet Karaveli eleştirilere muhatap olurken, yaşananların sorumluluğundan ya da eleştirisinden hiçbir bürokrat nasibini almamıştı. *** Diğer yandan sık sık revizyon imar planları iptal edilen Kozlu’da belediye vatandaşın Havza-i Fahmiye kanunu çerçevesinde satın aldığı parselleri düzgün hale getirmek için 18. Madde uygulaması yapıyor. Milli Emlak uygulamalara itiraz ediyor. Yasal olmayan bir husus olmamasına rağmen sorumluluk almaktan çekinen bürokratlar yüzünden parsellerin düzgün hale gelmesi beş yıl zaman alacak. Diğer yandan mağdur olan vatandaşlar siyasetçilerin kapısını aşındıracak!   Peki, çözüm ne? Siyasi iradenin bürokrat tayininde sadakate değil, liyakate önem vermesi, İş bilen, sorumluluk üstlenen, vatandaşa ve devletin diğer kurumlarına zorluk çıkaran değil, işlerini kolaylaştıran kişileri bu makamlara getirmeleri. Zorluk çıkaran, iş görmeyen, liyakatsiz kişileri de torpili nereden olursa olsun bu makamlarda tutmamaları gerekir. 21.yüzyılın Türkiyesinde ‘Yat gölgede maaş bölgede ya da salla başı al maaşı’ anlayışı hüküm sürmemeli. *** KISSADAN HİSSE….   (Z) KUŞAĞINI HAFİFE ALMAYIN.. ABD'li Senatör, uçakta yanında oturan genç kıza; -Ben senatörüm, yolumuz uzun, benden bir şeyler öğrenmek için konuşmak ister misin? Kız; okuduğu kitaptan yavaşça kaldırmış başını; -Ne hakkında konuşacağız, ve ne öğreneceğim sizden Bay Senatör?... Senatör kasılmış; -Ne bileyim; her şey... Küresel ısınma, çevre, hayvan hakları, doğayı koruma. ekonomi, devlet yönetimi, dış politika, kadın-erkek ayrımcılığı... -Tamam, demiş genç kız. Gerçekten ilginç konular bunlar öğrenmek isterim ama önce küçük bir sorum olacak size. Gülümsemiş Senatör; -Sor bakalım, demiş babacan bir tavırla... Kız tane tane; -Bir eşek, bir inek, bir keçi; üçü de beslenmek için yalnızca ot yer değil mi? -Evet, demiş Senatör gülerek; -Yalnızca ot yerler. Kız kaşlarını kaldırmış; -Ama eşek kestane gibi, inek kaysı marmeladı gibi, keçi ise siyah zeytin gibi sıçar... Neden acaba? Senatör kaşlarını kaldırmış ve -Çok ilginç, bilmiyordum, demiş... -İşte, demiş genç kız; -Bir boktan anlamıyorsunuz, kalkmış bana küresel ısınma, doğa moğa, çevre mevre, siyaset miyaset. Salaklara saklayın siz bu masalları... İyi uçuşlar Bay Senatör