Sitenin sağında bir giydirme reklam
Tansel KARDEŞ (Şimal Yıldızı)
Köşe Yazarı
Tansel KARDEŞ (Şimal Yıldızı)
 

KRAL’IN SOYTARILARI, 50’LİK-100’LÜK SÜMBÜLLER

Son yıllardaki TV dizilerinden,  Muhteşem Yüzyıl Dizisi Osmanlı’daki Saray Hayatı’nın iç yüzünü gözler önüne seren önemli yapıtlardan birisi olarak karşımıza çıktı. En çok aklılarda kalan dizi karakterlerinden birisi ise, dizideki ‘Sümbül Ağa’ karakteriydi. Diziyi izleyenlerin hatırlayacağı üzere, Sultan’ı mutlu etmek için her türlü entrikanın merkezinde olan, yağcılık ve yalaklıkta sınır tanımayan, erkekliği dahi hadım edilmek suretiyle elinden alınmış, Harem Ağası Sümbül, kendi mutluluğu için yaptığı ilk hamlede gözden çıkartılarak saraydan kovuldu. Yani asıl görevinin kendini değil Sultan’ı mutlu etmek olduğu acı bir şekilde kendisine hatırlatıldı. Bizans’ta da asıl görevleri Kral’ı eğlendirmek olan ‘Kral Soytarıları’ vardı. Yani anlayacağınız ‘Soytarılık’ adamların mesleğiydi. * * * Günümüzde ise halkın haber alma ihtiyacına hizmet etmek gibi onurlu bir mesleğin içerisinde olmasına rağmen, asil görevini bir kenara bırakıp kişisel çıkarlarına hizmet etmek, günlerini kurtarmak için gönüllü olarak ‘Kralın Soytarısı’ ya da ‘Sümbül’ rolüne bürünmüş zavallılar var. Bir Basın Meslek Örgütü Başkanı olarak bunları yazarken içim sızlıyor. Ama kendimi bu mesleğin saygınlığının korunması açısından bunları dile getirmekte mecbur hissediyorum. * * * Bu ‘Kral Soytarıları’ ya da hadım edilmiş ‘Sümbüller’, günü kurtarmak için ceplerine attıkları her 50’likte, her 100’lükte     kalemlerini değil, aslında onurlarını sattıklarının dahi farkında değiller. Kamuoyunda adları 50’lik, 100’lük diye aşağılanarak anılırken, onlar bir gün birine ertesi gün diğerine yağcılık ve yalakalık yaparak, hala insan içerisinde Gazetecilik gibi onurlu bir mesleği temsil ettiklerini söyleyerek utanmadan dolaşabiliyorlar. * * * Utanmak sıkılmak bir yana, birde aşağılık bir şekilde, güce teslim olmadan, kalemini, onurunu satmadan, her türlü baskı ve tehdide karşı işini adam gibi yapan, meslek mensuplarını eleştirme cüretini kendilerinde bulabiliyorlar. Yazık, çok yazık… Gerçekten de ne kadar küçüldüklerinin, alçaldıklarının farkında değiller. *** Hayata ya Bozuk Mercek ile bakıp eğrileri doğru, doğruları eğri görüyorlar ya da Arena’da Kaplan’a yem olma korkusu yaşayan gladyatör misali can korkusu ile her şeylerini teslim etmeye hazırlar.
Ekleme Tarihi: 08 Mart 2016 - Salı

KRAL’IN SOYTARILARI, 50’LİK-100’LÜK SÜMBÜLLER

Son yıllardaki TV dizilerinden,  Muhteşem Yüzyıl Dizisi Osmanlı’daki Saray Hayatı’nın iç yüzünü gözler önüne seren önemli yapıtlardan birisi olarak karşımıza çıktı.

En çok aklılarda kalan dizi karakterlerinden birisi ise, dizideki ‘Sümbül Ağa’ karakteriydi.

Diziyi izleyenlerin hatırlayacağı üzere, Sultan’ı mutlu etmek için her türlü entrikanın merkezinde olan, yağcılık ve yalaklıkta sınır tanımayan, erkekliği dahi hadım edilmek suretiyle elinden alınmış, Harem Ağası Sümbül, kendi mutluluğu için yaptığı ilk hamlede gözden çıkartılarak saraydan kovuldu.

Yani asıl görevinin kendini değil Sultan’ı mutlu etmek olduğu acı bir şekilde kendisine hatırlatıldı.

Bizans’ta da asıl görevleri Kral’ı eğlendirmek olan ‘Kral Soytarıları’ vardı. Yani anlayacağınız ‘Soytarılık’ adamların mesleğiydi.

* * *

Günümüzde ise halkın haber alma ihtiyacına hizmet etmek gibi onurlu bir mesleğin içerisinde olmasına rağmen, asil görevini bir kenara bırakıp kişisel çıkarlarına hizmet etmek, günlerini kurtarmak için gönüllü olarak ‘Kralın Soytarısı’ ya da ‘Sümbül’ rolüne bürünmüş zavallılar var.

Bir Basın Meslek Örgütü Başkanı olarak bunları yazarken içim sızlıyor. Ama kendimi bu mesleğin saygınlığının korunması açısından bunları dile getirmekte mecbur hissediyorum.

* * *

Bu ‘Kral Soytarıları’ ya da hadım edilmiş ‘Sümbüller’, günü kurtarmak için ceplerine attıkları her 50’likte, her 100’lükte     kalemlerini değil, aslında onurlarını sattıklarının dahi farkında değiller.

Kamuoyunda adları 50’lik, 100’lük diye aşağılanarak anılırken, onlar bir gün birine ertesi gün diğerine yağcılık ve yalakalık yaparak, hala insan içerisinde Gazetecilik gibi onurlu bir mesleği temsil ettiklerini söyleyerek utanmadan dolaşabiliyorlar.

* * *

Utanmak sıkılmak bir yana, birde aşağılık bir şekilde, güce teslim olmadan, kalemini, onurunu satmadan, her türlü baskı ve tehdide karşı işini adam gibi yapan, meslek mensuplarını eleştirme cüretini kendilerinde bulabiliyorlar.

Yazık, çok yazık…

Gerçekten de ne kadar küçüldüklerinin, alçaldıklarının farkında değiller.

***

Hayata ya Bozuk Mercek ile bakıp eğrileri doğru, doğruları eğri görüyorlar ya da Arena’da Kaplan’a yem olma korkusu yaşayan gladyatör misali can korkusu ile her şeylerini teslim etmeye hazırlar.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve batikaradenizhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.