Bu güne kadar yazdıklarımıza, dile getirdiğimiz kamuoyundaki haklarındaki iddialara ve kamuoyu adına kendilerine yönelttiğimiz sorulara cevap dahi veremeyen Ahmet-Ertan ikilisinin yaptığı tek şey var, bizi yalancılıkla gerçekleri saptırmakla suçlamak! Ama nedense yalan olduğunu iddia ettikleri konuların hiç birine, sözüm ona kendilerini sabah-akşam  yağlayan, belediyenin basın bülteni gibi gazete çıkartan şakşakçılarına ait gazetelerde bile cevaplama cesareti bulamıyorlar! *** Ertan’ın seçim öncesi aday olabilmek için birçok kişiye diyet borcu olduğunu ve bunları yerine getirmesinin çok zor olduğunu söyledik. Yalan mı söylemişiz? Zaten bunu Kozlu’da herkes biliyor. Herkes konuşuyor. Başta Ertan’ın söz verip de yerine getirmediği kişiler konuşuyor. Konuşulanlar, iddialar doğru ise Ertan seçim öncesi 2600 kişiye iş, mevki, makam gibi çeşitli vaatlerde bulunmuş! *** Peki, seçimden sonra Ertan ne yaptı? Göreve gelir gelmez ilk işi, en büyük diyet borcu olduğu iddia edilen kişiye, yani aday olmasına vesile olan milletvekili kardeşine, Değirmenağzı Plajındaki büfeyi adrese teslim denilebilecek bir ihale ile vermeye kalkışarak, diyet borcunu ödemeye başladı. Biz yazdık, çizdik. Belediye’nin malı belediyede kaldı. Kötü mü yaptık? Neresi yalandı? Yalansa niye vazgeçildi? Niye iptal edildi? *** Sonra sıra geldi aday olduktan sonra seçim masrafları için para harcayanlara... Bektaş zamanında yarım kalan inşaatların tamamlanması, hak sahiplerinin mağdur olmaması, Kozlu’da inşaat sektörünün durmaması bahanesiyle, çoğunluğu kendine ait olan Belediye Meclisinde, bir gizli imar affı niteliğinde karar çıkartarak, müteahhit arkadaşlarının seçim öncesi yasal olmayan inşaatlarını, kaçak katlarını, vs. yasal hale getirdi. *** Bu arada ufak tefek işleri de araya sokarak, küçük yerlerden yüksek ses çıkmasını da engellemeye çalıştı. Mesela, Belediyenin mevcut kiralık araçlarına iş artırımı yaparak, seçimde kendisine çalışan Terzi’nin aracını da dolaylı yoldan kiralık araçlar sınıfına sokup, terziye de bir ek gelir kapısı açtı. Ama biz bunları dile getirince Ertan rahatsız olmasa da, terzi bir iki cırladı, telefon edip bizi çay içmeye çağırarak, aklı sıra gözdağı vermeye kalkıştı ama yemedi. Terzi baktı Ertan rahat, o da rahatladı. Şimdilerde soranlara ‘İt ürür kervan yürür’ diyormuş. Bakacağız, bu kervan ne kadar daha böyle yürüyecek ve arpası kesildiğinde kimler kervanın arkasından it gibi ürüyecek, hep birlikte göreceğiz! *** Ben sadece Kozlu’da konuşulanları, kamuoyunun rahatsızlıklarını yazarak dile getiriyorum. Geçtiğimiz günlerde bir gazeteye verdiği röportajda ‘Kamunun yararına olmayan bir iş yaptığımı göstersinler anında istifa etmeye hazırım’ demiş Ertan. Terzinin aracını kiralamanda nasıl bir Kamu yararı var? Anlatsana Ertan. Bak adam bunu dile getiren kamuoyuna ‘İt ürür kervan yürür’ diyor. Adama kıyak olsun diye sana oy veren seçmene it dedirtmen doğru mu Ertan? *** Her neyse, bırakalım terziyi. Millet senin kamu menfaati adı altında seçim öncesi sana desteği olan kişiye verdiğin korkuluk işlerini konuşuyor. Doğrudan teminli kamu menfaati(!) Bunlarda mı yalan Ertan? Ben yazmayayım, cesaretin varsa, Belediye’de ihale işlerinin başına hangi memuru geçirdin? Sen açıkla Ertan! İhale işleri şimdiye kadar belediye meclis salonunda yapılırken, son ihale nerede yapıldı? Onu da açıkla da millet bilsin, Ertan? Ha, son ihaleyi kazananı da sana yakın gazetelerden birinde çık açıkla da, bakalım adam yerine koymadığınız o Kozlu kamuoyuna ne kadar manidar gelecek, hep birlikte görelim Ertan! *** Yazacak çok şey var aslında, ama acelemiz yok. Önümüzde daha koskoca dört buçuk yıl var. Yazarız… Senin elinde 100’lük, 200’lük,500’lük gazeteci geçinen bir sürü satılık adam, benim arkamda ise, ‘Kozlu’da sizin gibi gerçekleri, korkusuzca yazacak insanlara da ihtiyaç var’  diyen, kişilerin değil, Kozlu’nun menfaatini düşünen insanlar var. Hodri meydan Ertan.