İslam dinine göre Camiler Allah’ın evi olarak adlandırılır. Yine İslam inancına göre Müslümanların ibadet sırasında Allah ile arasına başka bir kul giremez. Kısacası Camilerimiz Müslüman kardeşlerimizin Allah ile baş başa kaldığı, yaratanına aracısız yalvarıp yakardığı, ibadet ettiği kutsal mekânlardır. Camilerde Allah’a yakaran zengin ile fakir arasında herhangi bir statü farkı yok iken, protokol diye bir anlayış da söz konusu değildir! Ancak son zamanlarda Camilerimizde bazı kendini bilmez kamu görevlileri yüzünden İslam inancı ve İslam ahlakı ile bağdaşmayan uygulamalara sık sık tanık olmaya başladık. Nedir bu bahsettiğimiz yakışıksız uygulama? Kendini bilmez, egolarına dizgin vuramayan kamu görevlilerinin diğer cemaati yok sayarcasına ön saflarda yer alma mücadelesi! Şehit cenazesinde dahi şehit yakınlarını arka sıralara atıp ön saflarda yer almaya çalışan protokol mensuplarının ne İslam anlayışını, ne de o yüce İslam ahlakına saygı anlayışını anlamak mümkün olmadığı gibi bu tip kişilerden aynı davranışları cami açılışlarından tutun da maneviyat içeren her türlü tören ve merasimde görmek mümkündür.  *** Geçtiğimiz hafta Cuma günü Kozlu Kılıç Mahallesi camiinin yeniden restore edilmesinden sonra açılış törenine katıldık. Sağ olsunlar Kozlulu hayırsever iş adamları camiyi adeta yeniden inşa etmişler. Cuma namazının ardından cemaate verilen ziyafet de işin başka bir güzel yönünü teşkil etti. Ancak Cuma namazına dakikalar kala, cami dolmuş iken, son dakika namaza korumalar eşliğinde gelen Kozlu’nun kibirli ve egoları her daim aklının önünde gitmesi ile tanınan Belediye Başkanı Ertan Şahin ve Kozlu Kaymakamı Ahmet Karakaya’nın cemaati yararak en ön saflara gelip oturması, yaşlı amcaların kalkıp arka sıralara geçerek Kaymakam ve Belediye Başkanına yer vermeleri hiç hoş bir görüntü teşkil etmedi. Hadi Ertan Şahin’in egolarının cenaze anonslarını değiştirip kendi ismini ekletecek kadar  yüksek olduğunu herkes biliyor, ona bu tür davranışları yakıştırıyor da, beyefendiliği, çevresindekilere saygısı ve saygınlığı ile ben dahil tüm toplumun saygı duyduğu farklı bir yere koyduğu Kaymakam Ahmet Karakaya’ya bu davranış hiç yakışmadı. Eminim ki, Kaymakam Karakaya o gün farkında olmadan Ertan’ın kurbanı oldu. Yoksa benim tanıdığım Kaymakam Karakaya camide cemaati yarıp ön tarafa yerleşme gibi bir davranış sergilemez, camide arka sıralarda da olsa boş bulduğu yere oturur, namazını kılardı. Eee, mülki ve idari amir uyum içerisinde hareket ediyorlar diye tavır ve davranış sergileyeyim derken, kötü örnek olan, iyi olanına işte böyle zarar verebiliyor işte… *** Cuma namazı çıkışında Kaymakam Karakaya kendisi camiden çıkıp ayakkabılarını giyerken, Ertan’ın şoförünün cami kapısında elinde Ertan’ın ayakkabıları ile beklemesi de Kozlu’ya yakışmayan ama Ertan’a çok yakışan bir başka tabloyu cemaatin gözleri önüne serdi…  Kılınan Cuma namazına müteakip cami avlusunda yaşanan bir başka çirkin tablo ise, Kılıç camiinin emekli imamının restorasyonda emeği geçenlere teşekkür adı altında Ertan’a hitaben yaptığı vıcık vıcık yağ kokan konuşma idi. Emekli hoca Kaymakam dâhil 130 Bin TL’lik restorasyonda katkısı bulunan birçok hayırseverin dahi hitap ederken bazılarının adını bazılarının soyadını elinde bulunan kâğıttan bile okuyamaz iken, restorasyona belediye bütçesinden sadece 15 Bin TL katkı veren Ertan’ı öve öve bitiremedi. Bu tabloya daha fazla tahammül edemeyip erken ayrıldığım için benden sonra Allah’ın evinin avlusunda kara mizah türü başka hangi olaylar cereyan etti tanık olamadım. Ama tanık olduklarım beni yeterince rahatsız etti. Ben, şahsım ve doğup büyüdüğüm Kozlum adına utanırken, bunları Kozlu’ya yaşatanlar utanma duygusuzdan bi haber, halinden gayet memnun, etrafına gülücükler saçıp film artisti gibi fotoğraf çektiriyordu…