Geçtiğimiz hafta ABD’de başkanlık seçimleri gerçekleştirildi. Seçimin yankıları Türkiye’de de oldukça fazla oldu. Türkün Türk’ten başka dostu olmadığını unutanlar Trump kazansın, Biden kazansın diye içlerinden dua ediyorlardı. Bu saçmalığı savunurken de ulusal çıkarlarımız açısından şu adayın ya da bu adayın kazanması daha iyi olur safsatasına kendilerini inandırıyorlardı. Oysaki, emperyalist ABD’nin kendi çıkarlarından başkasının yalan olduğu gerçeğini unutuyorlardı. ABD’de hangi siyasi görüşe sahip lider iktidara gelirse gelsin, hepsinin bir ortak özelliği vardır. ABD’nin ulusal politikalarına ve çıkarlarına hizmet ederler! Bundan asla taviz vermezler.   * * *   ABD seçim sürecini televizyondan izlerken çok ilginç şeylere tanık olduk. Seçim sonuçları netleşmeden kameralar önüne çıkıp açıklama yapan ABD Başkanı Donald Trump’ın konuşması sırasında birçok TV kanalı Trump’ın halkı yanıltıcı bilgiler verdiği ve halka gerçekleri söylemediği için yayını kesti. Yayını kesmekle kalmayıp, kendilerini yanıltıcı olarak nitelendirilen bilgileri düzeltmek zorunda hissettiler. Şimdi bunları okurken Türkiye’de ki geçmiş seçim sürecini gözlerinizin önüne getirmenizi istiyorum. Lafın tamamı deliye anlatılır derler ya; Demokrasi, ifade ve basın özgürlüğü böyle bir şey işte.   * * *   Eşref Hoca'dan Güvenli Sözlük (Alıntı) "diploması yok" demek  aşağılama suçu kapsamına sokulabilir. O sebeple "Mezuniyet belgelerini herkesle paylaşmak istemiyor" ifadesi daha güvenlidir.  Aynı şekilde "İngilizce bilmiyor" ibaresi de çok saldırgan ve fazla düz bir ifadedir. Bunun yerine: "Yabancı dillere ilgisi yok" denilebilir.  "Rüşvet yedi, hırsız!" Gibi ithamlar da çok serttir. Bunların yerine "bal tuttu parmağını yaladı ama bal fazla akmış, o sebeple dirseğine kadar yaladı" denilebilir.  "Vatandaşı vergilerle öpüyorlar" çok çapsız ve argo bir ifadedir. "Vatandaş seçim döneminde yaptığı tercihin bedelini hafiften öne doğru eğilerek ödüyor" ibaresi daha böyle sebep-sonuç ilişkisi    barındıran ve kibar bir ifadedir.  "Cahil" kelimesi de çok iticidir. Bunun yerine "eğitim fırsatlarından yeterince yararlanamamış ve kendi durumunu gerçekçi olarak analiz edemediği için yararlanmayı da düşünmeyen kişi" ibaresi daha güvenli ve uygundur.  "Damat" kelimesi yerine "şanslı evlilik yapmış kişi",  "yandaş" yerine "omurgasında ortopedik sıkıntıları olan kişi" kelimelerinin kullanımı daha uygun ve güvenli olacaktır.    BU İŞİN ŞAKASI YOK! Defalarca yazdık, tekrar yazıyoruz. Koronavirüs (Covid-19) vakaları hızla artıyor! Tablo virüsün en yoğun olduğu,sokağa çıkma yasağı uygulanan Nisan-Mayıs döneminden daha vahim! Fakat yasaklar ve kısıtlamalar sınırlı. Toplum yeterince bilgilendirilmediği gibi, Salgın ile ilgili verilen rakamlara da kamuoyu güvenmiyor… İşin ilginç tarafı artık insanımız da Nisan-Mayıs aylarındaki kadar virüsten korkmuyor ve önlem almıyor. Bilim adamlarının söylediklerine göre virüs mutasyona uğradı. Kuluçka süresi 14 gün iken, 7 güne  düştüğü, Çocukları öldürmez, denilirken genç, yaşlı, çoluk çocuk ayırt etmediği görülüyor. Ekonomi zaten kötü, çarkları durmasın diye kısıtlama ve yasak ta uygulanamıyor. Aşının önümüzdeki yaz ayından önce çıkmayacağı ifade ediliyor. Hadi çıktı, bize ne kadar verilecek? Orası da ayrı muamma… Öyle ki, her yıl eczanelerden rahatça temin edilen grip aşısı bile şu an temin edilemiyor.   Bu durumda geriye tek çare kalıyor; Kendi kendimizi koruyacağız! Zorunlu olmadıkça kalabalık ortamlara girmeyeceğiz. Girdiğimizde sosyal mesafeye dikkat edeceğiz. Maske kullanımına hassasiyetle uyacağız. El hijyenine önem vereceğiz. Koronavirüs (Covid-19) ile tanışalı henüz 7 ay olmasına rağmen net olmadığı iddia edilen rakamlara göre ülkemizde virüsten ölenlerin sayısı 11 bine yaklaşmış durumda. Unutmayalım bu işin şakası yok!