Sosyal Demokrat geçiniyor.
Her konuşmalarında demokrasiden, etik değerlerden dem vuruyor!
Ancak işin ucu kendi menfaatlerine dokunduğu noktada,
Hiç düşünmeden birlikte yola çıktıkları yol arkadaşlarını satıyor.
***
Dürüstlükten, ilkeli siyasetten bahsedip
Başka partinin sermayedarı iş adamından sağladığı güçlü finansman ile,
Üç beş kuruşa tenezzül edip, namus sayılan oyunu satan üyeden oyunu satın alıp,
Sandıktan çıkmayı utanmadan, sıkılmadan ‘Demokrasi Şöleni’ olarak nitelendirebiliyor.
***
Oysa ne güzel de yan gelip yatıyordu, sandıktan birinci çıktıktan sonra.
İnsan içine bile çıkmaya gerek duymuyordu, ‘Nasıl olsa iş bitti’ mantığıyla.
Ama bilmediği, hesap edemediği bir şey vardı.
Öyle para ile oy satın almakla iş bitmiyordu!
Hepsinden önemlisi ‘Sokakta Karşılığı Yoktu!!!’
***
Çevirdiği film fırıldak gün yüzüne çıkıp,
Parti Genel Merkezinin İddiaları araştırmak amacı ile komisyon görevlendirdiğini duyduğunda,
Paçaları tutuştu.
Yine aynı taktiğe başvurdu.
***
Bu seferki taktiği,
Oylarını satın aldığı üyeler gibi,
Kalemlerini satın alacağı gazetecileri yanına çekmek oldu.
Bastırdı parayı, İl başkanı, İlçe Başkanı ve bazı İl yöneticileri ile ilgili,
Basında karalama kampanyası başlattı.
***
Görevini yerine getiren arkadaşlar yazdılar;
‘İl Başkanı bu seçimde tarafsız olmadı!’
‘Diğer aday ile gezilere çıktılar’
‘İl Başkanı istifa etmeli vs….’
Ama aynı arkadaşlar,
Bu nasıl sandıktan birinci çıktığı belli olan arkadaşın,
Aynı zamanda çalışanı olan İl başkan yardımcısı ile
Gazeteleri dolaşıp, destek için hangi miktarda para dağıttığını,
İl Başkan yardımcısının bir adayla gezip para dağıtmasının etik olup olmadığı,
Dile getiremediler…
***
Yani bu aday gibi bizim meslekteki bazı arkadaşlarında,
Hem demokrasi, hem de Etik anlayışı oldukça göreceli hale gelmiş…
Amaç biz kaybetmeyelim de kim kaybederse kaybetsin, yada
Ben kazanayım da kim kaybederse kaybetsin olmuş...