Sevgi, kardeşlik, dayanışma ve yardımlaşma duygularının tavan yapmasını gerektiren, tutulan oruçlarla, aç kalmaktan ziyade kendi nefsimizi terbiye etmemize yarayan bir mübarek ramazan ayını daha geride bıraktık.
Ama bir dini vecibeler zinciri olan ‘Ramazan ayını özüne uygun olarak geçirdim mi geçirmedim mi?’ diye acaba kaç kişi kendine sordu bu soruyu?
‘Allah’ın benim aç kalmama ihtiyacı olmadığına göre, acaba nefsimi ne kadar terbiye edebildim? İçimdeki, fitne, fesat, kötülük duygularından ne kadar arındırdım nefsimi?’ diye acaba kimler sordu kendine?
Kimler sordu bilmem ama,
Bizim Kozlu’nun muktedirlerinin sormadığından eminim!
Huylu huyundan vazgeçmez misali yine herkes bildiğini okudu.
Ama diğer yandan takiye yapmaya tribünlere oynamaya da devam ettiler…
***
*Oy hesabı yapılarak, İftarlar verildi, kendi yandaşlarına!
*Karşı tarafın iftarına gidenleri engellemek için, aynı gün iftar yemekleri düzenlendi!
*Aynı partiden olmasına rağmen, karşı tarafın iftarına gidenler, yandaş gazetecinin çektiği kamera görüntülerinden tek tek tespit edilerek fişlendi.
*Ardından iftara katılanlar aranıp bulundu, işten atılmakla tehdit edildi!
*Bir yıl önce kendi iftarına katıldı diye işinden olan, yine de yolundan dönmeyerek, seçimde kapı kapı dolaşıp kendisi için oy toplayan taşeron işçisi, kankimin karşısındaki adaya çalışıyor diyerek, mübarek Ramazan ayında alt yapıya sürgün edildi!
* Kumanyalar dağıtıldı, yandaşlara, teşkilattan torpilli olanlara(!)
*Sanki kendilerinden olmayan Müslüman değilmiş, oruç tutmuyormuş gibi yüzlerine bakılmadı.
*Kumanyalar dağıtıldı, 10 Ağustos için oy istenildi!
*Yandaş, yalaka basına 100-300 en fazlasına 500 TL zekat niyetine avanta destek primi dağıtıldı. ‘Aman ha, ben yanlış bir şey söylesem de, sakın ola benim için kötü bir şey yazmayacaksınız!’ diye tembihler edildi!
* Bazılarına ise sadece kuru vaatler verildi, beklemesi gerektiği, güzel günlerin yakın olduğu söylendi…
*Bekliyor zavallılar, yapacak bir şey yok!
***
Çattı geldi Bayram!
Bu kafa, bu zihniyet ile Ramazan ayını idrak edenden de, bayramda ne beklenirse artık…
Aynı kin, nefret duyguları ile,
Hesabını yarınlara bırakarak,
Dargınlarla barışmadı, bayramlaşmadı.
Yandaşlarla, taklacılarla, nemalanmayı umut edip,
Çok yaşa Padişahım diyen şakşakçılar misali,
Sırtını sıvazlayan yandan çarklılarla,
Ehemmiyetinin ve ağırlığının farkında olmadığı,
Kendisinin dahi nasıl geldiğini anlamadığı,
Hasbelkader, ayak oyunları ve entrikalarla geldiği makamında,
Bir bayramı daha idrak etti, muktedir.
Diğerine Allah kerim…
VAH VAH VAH, DURUM KÖTÜ, ACİLEN DOKTORA GÖTÜRMELİ MUKTEDİRİ
Duyunca bir yandan gülsem mi? Yoksa canım Kozlu’muzu kimlere emanet etmişiz? Diye ağlasam mı? karar veremedim.
Aslını sorarsanız bizimkinin psikolojisinin bozulmasına ben mi vesile oldum diye de diğer yandan vicdan azabı çekmedim desem yalan olur hani…
Geçtiğimiz günlerde Kozlu’yu ziyaret eden Başbakan Yardımcısı İşler’i karşılayan herkes, Devlet adabına uygun takım elbise kravatlı iken, bizimkisi bayram çocuğu misali kısa kollu gömlekle ortalıkta dolaşmasını eleştirmiştim ya!
Sanırım psikolojisi bozulmuş olacak, o günden sonra bizimki, takım elbise kravatı üzerinden hiç çıkarmıyormuş…
Hatta bir rivayete göre Ramazan Bayramında, Ilıksu plajında, güneşin bağrında akşama kadar takım elbise kravatla oturmuş efendi…
Vah vah vah, durum kötü, acilen bir doktora götürmeli muktediri)))