Birlik, beraberlik, kardeşlik, dayanışma duyguları ile kendisinden çok kalabalık ve üstün nitelikte Dünya’nın başka ülkelerini, ordularını Sakarya’da, Afyon Kocatepe’de, Çanakkale’de dize getirmiş,İzmir’de düşmanı denize dökmüş bir milletin evlatları nasıl oldu da,
Bizden olan-olmayan,
Dindar olan, olmayan,
Kürt-Türk,
Alevi-Sünni
Atatürkçü-Dinci
Diye birbirinden ayrışan, birbirinden nefret eden, bir toplum haline geldi aklım hayalim almıyor.
Kimseyi suçlamak istemiyorum ama bu hale 13 yılda geldik!
Yazık. Gerçekten çok yazık.
İnsanın içi sızlıyor…
Hunharca kendi yurttaşlarımızın katledildiği,
Birçok evladın annesiz babasız kaldığı,
Birçok ana babanın gözünün nuru gibi büyüttüğü evladını kaybettiği,
Geride birçok sakat kalmış ya da gözünün yaşı dinmeyecek insan bırakan, tek kelime ile ‘Vahşet’ olarak nitelendirilecek bir terör olayının ardından bile toplumun içinden bazıları çıkıp da, ‘İyi olmuş, ölenler şu ya da bu partiden, şu ya da bu görüştendi’ diyebiliyorsa,
Türkiye çapında yayınlanan bir gazete, bu ülkenin yetiştirdiği çok değerli sinema ve Tiyatrocu Levent Kırca’nın vefatını, ‘Ünlü alkolik Tiyatrocu Levent Kırca 65 yaşında karaciğer kanseri nedeniyle öldü’ diye haber adı altında yayınlayabiliyorsa, bizi içimize giren virüs yemiş bitirmiş demektir.
Acilen silkelenip ön yargılarımızdan kurtulmalı ve kendimize yani millet olarak bizi biz yapan değerlerimize sımsıkı bağlanmalıyız.
Bu sefer başımızda tarihin 1000 yılda bir çıkarttığı Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi bir lider olmayacak belki ama onun ilkeleri uğrunda Kuva-i Milliye Ruhu içerisinde içimizdeki düşmana karşı kendi kurtuluş savaşını kendimiz başlatmalıyız.
Acele etmeliyiz!
Yoksa yarın çok geç olabilir…