Gezmeyi seven birisiyim.
Fırsat buldukça yurtiçi ve yurtdışı seyahatlere çıkmaktan,
Yeni şehirler, yen, insanlar tanımaktan zevk alırım.
İster istemez, gittiğim şehirleri yaşadığım şehirle kıyaslıyorum.
Özellikle ülkemizde olanları.
Sonra şöyle bir sonuca varıyorum.
Ülkedeki 22 yıllık tek parti iktidarında,
Şehrin, gelişmişliği ve görsel yapısı olarak en geri kalmış yerlerden biri, Cumhuriyetin ilk şehri olan yılarca emeğin başkenti olarak ülke ekonomisine katma değer üretmiş olan benim güzel Karaelmas diyarı Zonguldak’ım diyorum.
Maalesef böyle.
Buradan baktığımızda geri kalmış diye algıladığımız, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki birçok şehri görmenizi tavsiye ederim.
Eminim görünce şunu düşüneceksiniz;
‘Ya arkadaş Devletin bütün parası buraya mı akmış? Şehircilik anlamında buraya bu kadar yatırım akarken benim şehrimin siyasi kadroları ne yapıyordu?’
Maalesef bugün hala aynı noktadayız.
Ülkemizin başka şehrine Devlet yatırımları akmaya ve şehirlerin görseli değişmeye devam ederken, biz Zonguldak’ta köprü yıkılsın mı? Yıkılmasın mı? Kavgası ile gündem oluşturuyoruz.
Bu kavgayı yapanlar, Zonguldak’ın Ankara istikametinden girişine yapılan birkaç tünel ile şehrin itibarının değiştiğinin farkında değiller.
Önceden Asma istikametinden Zonguldak’a ilk defa gelen birinin, ‘ben nereye geldim’ diye nasıl hayal kırıklığına uğradığına dair az mı şey işitirdik?
Bence artık bu şehrin çehresi değişmeli!
Siyasiler olarak, basın olarak, bu şehirde yaşayan insanlar olarak bu konuda hemfikir olmalıyız.
Tabi bu değişim siyasi ve ticari rant olarak kullanılmamalı.
Bu değişim sağlanırken, şehrin tarihi, kent hafızası, endüstri mirası vb. gibi dinamikler yok sayılmamalı!
Bu konuda bir ortak akıl çerçevesinde, uzlaşı sağlanmalı.
Zonguldak artık o geri kalmış, 1900’lü yılların kömür kasabası görünümünden kurtulup, insanların nefes aldığı, daha yaşanabilir bir kent ve doğası ve deniziyle turizm potansiyeli ortaya çıkarılan bir şehir haline getirilmeli.
Bunun için el ele verilmeli.
Görüyoruz ki, bu güne kadar olduğu gibi kavga ile bir yere gelinmiyor.
KOZLU SİYASETİNDE GENÇLERİN DÖNEMİ
Siyasi Partilerin Kongre süreci devam ederken, Kozlu’da yönetim kadrolarının gençleşmesi Kozlu adına umut veriyor.
CHP’de Merve Arslan’ın ilk kadın İlçe başkanı olması ile başlayan bu akım, hafta sonu Atakan Karali’nin MHP Kozlu İlçe Başkanı olması ile devam etti.
Farklı siyasi ideolojileri temsil etmelerine rağmen hem Merve, hem Atakan çevrelerinde ve tolumda sevilen gençler.
Sadece kendi siyasi görüşlerini temsil edenlerle statükocu bir şekilde iletişim sergilemiyorlar.
Bunun en güzel örneği CHP Kozlu İlçe Başkanı Merve Arslan’ı ilçe başkanı olduktan sonra ziyaret edip tebrik edenlerin fotoğrafları…
Her siyasi görüşten, abi, kardeş, arkadaş gördüğü insan Kozlu’nun genç kadın başkanını gidip ziyaret ediyorsa bu Kozlu siyaseti adına bir kazanımdır.
Yine MHP Kozlu İlçe Başkanı olan Atakan Karali için de aynı şey geçerli.
Bunun kanıtı da Atakan’ı kongresinde ve sonrasında yalnız bırakmayan her siyasi görüşten dost, arkadaş ve sevenlerinin çoğunluğudur.
Toplumun her kesimi ile iletişimleri güçlü.
Siyasetin kaynağı insan.
İnsan kazanmanın yolu iletişim olduğuna göre genç siyasetçilerin görev başına gelmelerinin Kozlu’nun gelişimi adına katkı sağlayacağını şimdiden görmek kehanet olmasa gerek.
Dileriz gençler, ideolojilerine kendi vizyonlarını da katarak geçmişten günümüze kadar kaybettiğimiz zamanı kazandıracak, şehrimizin ve ilçemizin geleceğine katkı sağlayacak siyasi tabloyu ortaya çıkarırlar.
Tekrar genç kardeşlerimizi tebrik ediyor, ilkenizin ve sloganınızın her zaman, ‘Herşey dostluk,kardeşlik,saygı ve sevgi içerisinde güzel bir Kozlu için’ olması temennisiyle yolunuz açık olsun diyorum.