Bir Eylül akşamının serinliği
Kapıların altından dolarken içeriye,
Ben, günün alacakaranlığında sızmıştım.
Bedbaht ve bedbin iki şey eşlik etti bana.
Bir rüya halinin eseri olmalıydı bunlar.
Anlamdan kaçan her insanın uğrayacağı
İki duraktı bunlar.
Blake, insanı arzunun yangınlarında yürütmüştü.
Ben ise anlamın andığı, onun muhafızlığını yapan
“an”ın yanında yürütüyorum.
Ama anlamın “an”da andığı, insanın kaçtığıydı.
Bilmiyorum hangi hallerin peşinden gideceğimi.
Bir hal var mıydı ki peşinden gideceğim?
Hani, nerede söyleyin vaat edilen topraklar.
Fatih ER