Yükseköğretim kalitesini artırmada sahici bir çaba örneği



Avrupa Üniversiteler Birliği Kurumsal Değerlendirme Programı’na başvurmamız üniversitemizin kalite süreçlerindeki deneyimini bir basamak daha yukarıya çıkarttı. Bu süreç üniversitemizde kurumsal kalite güvence sisteminin yerleştirilmesinde bizlere yol gösterecektir.
Tüm kurumlar gibi yükseköğretim kurumlarından da üretmiş oldukları hizmetlerinin kalitesini, tanımlanmış belirli bir seviyenin üzerinde tutmaları, hizmetlerinin kalitesini sürekli iyileştirecek mekanizmaları hizmet üretim süreçlerinin içerisine yerleştirmeleri beklenmektedir. Eğitim gibi çok bileşenli ve karmaşık süreçlerin kalitesinin nasıl ölçüleceği ve bunun göstergelerinin neler olabileceği ile ilgili tüm dünyada sıcak tartışmalar olmasına rağmen uzlaşılmış genel bir ölçüm örüntüsü de bulunmaktadır. Bununla birlikte, yükseköğretim kurumlarının vermiş oldukları eğitim-öğretim, araştırma ve topluma hizmet üretimi faaliyetlerinin her biri için ayrı ayrı kalite prosedürleri bulunduğu gibi bu hizmetlerin tümünü üreten yükseköğretim kurumlarının kurumsal değerlendirilme prosedürü de mevcuttur.
Ülkemiz yükseköğretim sisteminde, özellikle son 10 yılda yükseköğretime giderek artan talebi karşılamak üzere oldukça büyük bir genişleme yaşanmış; üniversite sayısı, öğrenci ve öğretim elemanı sayılarında kısa sürede büyük artışlar elde edilmiştir. Yükseköğretime erişimdeki bu artış, düşük seviyede seyreden yükseköğretimde okullaşma oranını da olumlu etkilemiş ve daha yüksek seviyelere çıkartmıştır. Bu hızlı yaşanan yükseköğretimde kitleselleşme evresi, yükseköğretim sisteminin görünümünü de etkilemiş, daha homojen bir yükseköğretim yapısı daha heterojen bir yükseköğretim yapısına doğru evrilmektedir. Tam da bu geçiş aşamasında yükseköğretimden bahis olduğunda doğal olarak “kalite” sözcüğü çok sık kullanılır olmaya başlamıştır. Bu bağlamda Yükseköğretim Kurulu (YÖK) önemli bir adım atmış, yükseköğretim sistemimizde kalite ile ilgili süreçleri ve çalışmaları düzenleyen Yükseköğretim Kalite Güvencesi Yönetmeliğini hazırlamış ve 23 Temmuz 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yükseköğretim Kalite Kurulu hızla yapılanmasını tamamlamış, çalışmalarına başlamış ve 2016 yılında da gönüllülük esasına dayalı davet usulü ile üniversitelerin kurumsal değerlendirmesine yönelik davetini yükseköğretim kurumlarıyla paylaşmıştır. Bu vesileyle, Bülent Ecevit Üniversitesi olarak Avrupa Üniversiteler Birliği (EUA)’nın 1994 yılında uygulamaya konulan Kurumsal Değerlendirme Programı (IEP) kapsamında yaptığı başvuru sürecinde yaşamış olduğu deneyimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Şu ana kadar 45 ülkede yaklaşık 400 değerlendirme yapan IEP, EUA’nın bağımsız üyelik hizmeti olup Avrupa Yükseköğretim Kalite Güvencesi Birliği (ENQA)’ninde tam üyesidir. Üniversitemiz IEP’e 2016 yılında öz değerlendirme raporunu hazırlayarak başvurusunu yaptı. IEP delegasyonunun 21-22 Mart 2016 tarihleri arasında Zonguldak’a gelerek gerçekleştirdiği ilk saha ziyareti ve değerlendirmeden sonra ikinci ve son ziyaret 30-31 Mayıs 2016 tarihleri arasında gerçekleşti. Başarılı ve çok verimli bir değerlendirme süreci yaşandı.
İç kalite güvence sistemi
Avrupa Üniversiteler Birliği Kurumsal Değerlendirme Programına başvurmamız üniversitemizin kalite süreçlerindeki deneyimini bir basamak daha yukarıya çıkarttı. Bu süreç üniversitemizde kurumsal kalite güvence sisteminin yerleştirilmesinde bizlere yol gösterecektir. Özellikle ürettiğimiz hizmetlerin kalitesini güvence altına alma, izleme, belgeleme ve bu izleme sonucunda yapılabilecek sürekli iyileştirme süreçlerinde güçlü ve zayıf yönlerimizi dış bir gözle daha net görmüş olacağız.  Buradan yola çıkaracak iç kalite güvence sistemimizi yeniden yapılandıracağız.
Kurumsal değerlendirmede dikkate alınan pek çok husus bulunmasına rağmen, bu yazıda sadece eğitimde kaliteyi artırma ve daha nitelikli eğitim verme bağlamında stratejik planımız doğrultusunda gerçekleştirdiğimiz faaliyetlere kısaca değineceğim. Organik bir yapı olarak kalite güvence sisteminin inşasında öncelikle bileşenlere hayatiyet kazandırmayı tercih ettiğimizi özellikle belirtmek isterim. Burada değineceğim faaliyetlerin her biri başlangıçta birbirinden bağımsızlarmış gibi dursalar da bu bağlamda gerçekte bir bütünün parçaları olup uygulamada birbirlerini tamamladılar ve beslediler.
İlk olarak tüm derslikleri daha nitelikli ve teknik donanıma sahip hale getirdik. 2011 yılında “Bir Sınıf da Senin Olsun” kampanyasını başlatarak 11 kampüsümüzün tümünde paydaşlarımızın desteklerini de alarak tüm derslikleri teknolojik donanımlı modern derslikler haline getirdik. Merkez ilçe ayrımı yapmadan tüm kampüslerimizdeki derslikler aynı niteliğe sahip oldu. Aynı zamanda laboratuvar seferberliği başlattık ve bir taraftan mevcut laboratuvarları güncellerken diğer taraftan ihtiyaç duyulan ve eğitim ve araştırma kapasitemizi artıracak yeni laboratuvarlar kurduk. Beş yıl içerisinde önlisans, lisans ve lisansüstü tüm bölüm ve programların laboratuvar altyapısını güçlendirdik ve bugün üniversitemizde 55’i mühendislik bilimleri, 44’ü sağlık bilimleri, 26’sı fen bilimleri, 11’i bilim-teknoloji merkezi ve 4’ü sosyal bilimler olmak üzere 140 laboratuvara sahip olduk. Şu anda eğitim verip de laboratuvarı olmayan tek bir program veya bölüm bulunmamaktadır. Laboratuvarlarımız hem eğitim kalitemizi olumlu etkiledi hem de araştırma kapasitemizi artırdı.
2011 yılında tüm eğitim programları öğrenci merkezli öğretim odaklı ve öğrenme çıktılarını bilgi, beceri ve yetkinliklere göre tanımlayan Türkiye Yeterlilikler Çerçevesine (TYÇ) göre yeniden yapılandırıldı. Bu uzun ve zahmetli çalışmalar tamamlandıktan sonra eğitim programlarını Bologna Süreci veya yeni tanımlamasıyla Avrupa Yükseköğretim Alanı (AYA)’na uyumlu hale getirmek için büyük bir çalışma başlattık ve bu çalışma sonunda Diploma Eki Etiketi (Diploma SupplementLabel) almak için yaptığımız başvuru, Avrupa Komisyonu’nca yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, 2012 yılında kabul edildi. Diploma Eki Etiketi, üniversitemiz mezunlarına verilen diplomaların uluslararası akademik ve mesleki tanınırlığını sağlamanın yanında verdiğimiz diplomaların da Avrupa Birliği düzeyinde kabul gördüğü anlamına gelmektedir. Paydaşlardan alınan geri beslemelerle eğitim programlarının her yıl sonunda gözden geçirilmesi ve gerekiyorsa güncellenmesi sağlandı. Bu hassasiyet, bölümlerin paydaşlarıyla iletişimini ve bağını güçlendirdi. Bu bağın güçlenmesi eğitim kalitemizi olumlu etkilediği gibi araştırma alanında da yeni imkânların oluşmasına yol açtı. Diğer taraftan öğrencilerimizin karar alma süreçlerine katılmalarını teşvik ettik. Ayrıca, mezunlarımızla iletişime geçebilmek için mezunlarla iletişim koordinatörlüğünü kurduk. Yine aynı yıl tüm eğitim programlarımızın müfredatlarına Sosyal Sorumluluk Projesi Dersi konuldu. Böylece öğrencilerimizin eğitimleri boyunca dikkatleri yaşadıkları çevreye çekilerek çevrelerine duyarlılıkları artırıldı ve çevrelerine katkı sunan projeler gerçekleştirmeleri sağlandı. Özellikle son yıllarda ulusal ölçekte yankı bulan büyük projelerin sayısı artmaya başladı.
Çok uluslu kampüs
Bologna sürecinin önemli hedeflerinden birisi olan uluslararası hareketliliğe, dolayısıyla üniversitemizin uluslararasılaşma boyutuna özel bir önem verdik. Mevcut Erasmus ve Mevlana programlarını etkin kullanmanın ötesinde özellikle uluslararası öğrenci ve öğretim elemanı sayısını kaliteli bir şekilde yükseltme çabalarını artırdık.  Uluslararası öğrenci ve öğretim elemanlarımızın sayısı her geçen gün artmaktadır Artık kampüslerimiz çok uluslu ve çok kültürlü kampüslere doğru evrilmektedir. Hedefimiz, öğrenci sayımızın en az  yüzde 5’nin uluslararası öğrencilerden ve öğretim elemanlarımızın da en az yüzde 5’nin uluslararası öğretim elemanlarından oluşmasını sağlamaktır. Yaptığımız çalışmalara göre, bu hedefe önümüzdeki iki yıl içerisinde ulaşmamız mümkün görünmektedir.
‘Yeşil ölçüm’de birinci
Bir diğer hedef olarak kampüslerimizi 7/24 yaşayan kampüslere dönüştürmek istedik. Amacımız öğrenci ve çalışanlarımızın kampüste geçirdikleri süreyi her geçen gün daha da uzatmak, bu sürelerde kampüsün sunduğu imkanların hem çeşitliğini hem de niteliğini artırmak ve böylece atıl duran kapasitemizi daha fazla kullanabilme ve daha dinamik bir yapıya kavuşturmaktı. İlk olarak tüm kampüslerimizde spor alanlarının sayısını ve çeşitliliğini artırdık. Bu artış ve yatırımlar halen devam etmektedir. İkinci olarak, kütüphanemizi sadece mesai saatlerinde hizmet veren değil tüm yıl boyunca 7/24 açık bir kütüphaneye dönüştürmekti. İlk adım olarak 2012 yılında Farabi kampüsümüzde açık raf sistemine sahip modern ve insani ölçeğe sahip yeni bir kütüphane yaptık ve 2013 yılında 7/24 açık kütüphaneye dönüştürdük.  Kütüphanemizi 7/24 açık yaptıktan sonra kullanıcı sayısı her yıl arttı, bugün kütüphanemizin aylık kullanıcı sayısı 100-120 bin arasında değişmektedir. Kütüphanemizi sadece üniversitemiz mensupları kullanmamakta, özellikle Zonguldak’taki lise öğrencileri olmak üzere isteyen tüm vatandaşlarımız kullanabilmektedir. Kütüphanemizi görme engelli vatandaşlarımızın kullanabilmeleri için teknik donanımlı gör-işit salonu bulunmaktadır. Kütüphanemizde günde üç kez çorba ikram edilmektedir.
Tüm kampüslerimizde açılan kütüphanelere ilave olarak, kampüslerin hizmet verdiği sürede sürekli açık olan kişisel ve grup çalışmalarına imkân veren ve bilgisayar donanımlı çalışma salonları oluşturduk. Öğrencilerimiz çalışma salonlarını çok aktif bir şekilde kullanmaktadırlar.
Tüm kampüslerimizin yeşil alanlarını artırmaya, çevreye duyarlı kampüsler oluşturmaya büyük özen gösterdik. Amacımız öğrencilerimiz ve çalışanlarımızın çevre bilincini artırarak çevreye duyarlı kültürün tüm kampüslerimizde yaygınlaşması ve güçlenmesiydi. Bu bağlamda atık yönetiminden enerji ve su tasarrufuna kadar birçok yeni uygulamayı hizmete aldık ve hemen hemen tüm bölüm ve programlarımızın müfredatına çevre ile ilişkili dersler koyduk. Bu sürece çalışanlarımız ve öğrencilerimiz aktif bir şekilde katıldı. Ve tüm bu kararlı çabaların sonunda dünya üniversitelerini çevreye duyarlılık ve sürdürülebilirlik alanlarında her yıl değerlendiren GreenMetric (Yeşil Ölçüm) Dünya Üniversiteler Sıralamasında üniversitemiz 2014 ve 2015 yıllarında Türkiye birincisi oldu. 2015 yılı sıralamasında Özyeğin Üniversitesi ikinci, Sabancı Üniversitesi üçüncü sırada yer aldılar.
Yukarda değindiğim hizmetleri hızlı ve eşzamanlı olarak uygulamaya koyarken aynı zamanda lisans bölümlerimizin Yükseköğretim Kurulu(YÖK) tarafından tanınan MÜDEK, FEDEK gibi kalite dernekleri tarafından akredite edilmeleri ile ilgili süreci başlattık. Pilot fakülteler olarak Mühendislik ve Fen-Edebiyat Fakültelerini seçtik. Tüm bölümler uzun süren ve bölüm çalışanlarının tümünün ortak çabasını gerektiren zorlu bir yolculuğa çıktılar ve akredite olan program sayımız hızla arttı. Mühendislik ve Fen-EdebiyatFakülteleri bölümlerinin kalite akreditasyonu ile ilgili sürdürülen bu çalışmalar ve elde edilen başarılar, üniversitemizde kalite kültürünün artmasına, yaygınlaşmasına, kalite ile ilgili kazanılan deneyimlerin diğer bölümlere aktarılmasına ve artık giderek ortak bir kalite dili oluşmasına büyük katkıda bulundu. Diğer taraftan bu süreçler dış denetim tedirginliğini giderdi ve cesareti artırdı. Üniversitemizin yaptığı tüm faaliyetleri ile ilgili hesap verebilirlik kültürünü güçlendirdi.
Yukarda kısaca özetlemeye çalıştığım tüm bu çalışmalar aslında kalite pazılının parçalarıydı. Her bir parçanın diğer parçalarla etkileşime geçme ve birbirini dönüştürme ve iyileştirme kapasitesi olduğuna inanıyorduk. Böyle de oldu ve yapı hızla oluşmaya başladı. Her bir parçada yaşanan deneyimler, üretilen hizmetlerde kaliteyi sürekli iyileştirme hedefine ulaşmada süreçlerin izlenmesi, kanıtların belgelenmesi, eksikliklerin belirlenmesi ve hemen iyileştirici adımların atılması, paydaşların süreçlere aktif katılımının sağlanması kültürünün dalga dalga üniversitenin tüm hizmetlerine yansımasını sağladı. Biz üniversite olarak önce yaparak ve yaşayarak öğrenmeyi ve kalite ile ilgili tedrici adımlar atarak ortak bir dil oluşturmayı tercih ettik. Şimdi bu ortak dili oluşturduktan sonra gönüllülük esasına göre yapılanları, “yapılması gerekenler”e dönüştürme zamanı. Bu elbette tek yol değil. Ama biz denedik ve olumlu sonuçlarını gördük.
http://haber.star.com.tr/acikgorus/yuksekogretim-kalitesini-artirmada-sahici-bir-caba-ornegi/haber-1119369