Kendi düşen ağlamaz…

Kendi düşen ağlamaz… İstanbul’da Dolar Milyoneri futbol camiasını yüksek fon yatırımı vaadiyle kandırıp dolandıran Seçil Erzan, Türkiye’nin haftalardır gündem konusu olmaya devam ederken, Zonguldak mahalli basını Kozlu’daki ayakkabıcı Kerim’in piyasayı 30 milyon dolandırıp kaybolması haberi ile bomba etkisi yarattı. Her iki olayın da tek bir açıklaması var. Aç gözlülük ve fazla kazanma hırsı. Bu para kaptırdım diye ağlayan sızlayan, koştura koştura savcılığa gidip şikâyetçi olan tiplere bir bakın, Çoğu masraf olacak diye çevresindekilere bir bardak çay dahi söylemeyen tiplerdir. Tabi burada dolandırıcılığı meşru gibi göstermek, iyi yapmış demek gibi bir düşüncemiz yok! Ancak bu kadar yasal kurum ve yatırım aracı varken bir insan parasını nasıl böyle sistem dışı getirilere yatırmak amacı ile bir başkasına verir? Hadi futbolcuları anladık, la arkadaş küçük paralar ile ticaret yapan bir ayakkabı tamircisinin büyük faizler vereceğine inanmak, bindiği lüks arabalarından ve hayatın olağan akışına ters büyük meblağlarla oynamasından şüphelenmemek de hırsın aklın önüne geçmesinin bir başka örneği olsa gerek. Şimdi bu tip şahıslara kamuoyunda kimse üzülmüyor. Çünkü ne Kerim ne Seçil, bu açgözlü, gözünü fazla ve kolay yoldan para kazanma hırsı bürümüş aklı evvellerden paralarını zorla almadı. Vergi vermemek için, devleti zarara uğratmak pahasına gözlerini karartıp, yasal yatırım araçları varken bu yolu kendileri tercih ettiler. Ne demişler kendi düşen ağlamaz.