TÜRKİYE KAMU-SEN EĞİTİM VE İSTİŞARE TOPLANTISI DÜZENLEDİ
Zonguldak Şube Başkanlığı, İşyeri ve İlçe Temsilcilerine yönelik olarak 18 Nisan 2015 Cumartesi günü Eğitim ve İstişare Toplantısı düzenledi. Genel Teşkilatlandırma SekreteriTalip GEYLAN’ın da katıldığı programa Türkiye Kamu-Sen’e bağlı sendikaların şube başkan ve il temsilcileri de iştirak ettiler.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı okunmasıyla başlayan programın açış konuşmasını Şube Başkanı Şahin Ören yaptı. Daha sonra kürsüye gelen Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi Kadir Bacıoğlu’nun konuşmasından sonra da Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Talip Geylan katılımcılara hitaben bir konuşma gerçekleştirdi.
7 HAZİRAN MEMURUN REFERANDUMU OLACAKTIR
Konuşmasına çalışma hayatında yaşanan önemli problemlerin varlığına dikkat çekerek başlayan Talip Geylan, “Kamu çalışanları hem ekonomik hem de sosyal anlamda çok büyük sıkıntılar içerisinde görev yapmaya gayret etmektedir. Fakat üzülerek görüyoruz ki, son yıllarda bunların yanı sıra bir de ülkeyi yöneten zihniyetin memurlara yönelik hasmane tutumları sözkonusudur. AKP Hükümeti, adeta memuru düşman olarak gören, her fırsatta burnu sürtülmesi gereken bir karşı rakip olarak kabul eden hastalıklı bir anlayışa sahiptir. Cumhuriyet tarihi boyunca iş başına gelmiş olan onlarca Hükümette rastlanmayan garip bir tavırla karşı karşıyayız. Bizzat sayın Cumhurbaşkanı ağzından tahkir edilmekte, yapılan açıklamalar ve iddialarla çalışma huzurumuz katledilmektedir. Sayın Erdoğan’ın iş güvencemize yönelik tutumu anlaşılır gibi değildir. Sayın Cumhurbaşkanı’nın ‘İşçi memur ayrımını kaldırmalıyız. Hepsini çalışanlar olarak tanımlamalıyız. Böyle devlet yönetilmez. Biz memuru görevden alıyoruz, yargıdan geri dönüyor. Böyle gitmez. Özel sektörde olduğu gibi memnun olmadığımızın vereceğiz ihbar ve kıdem tazminatını gerekirse kapının önüne koyacağız’ gibi açıklamaları memura nasıl bakıldığının apaçık işaretidir. Her konuşmasında 400 vekil isteyen ve böylece Anayasayı değiştireceğini ifade eden Sayın Erdoğan, anlaşılmıştır ki, Anayasanın devlet memurunu tanımlayan 128 inci maddesini de değiştirerek, memurun iş güvencesini kaldırmaya ant içmiştir. Bir devlet memurunun en büyük kazanımı ve tek sermayesi iş güvencesidir. İş güvencemiz yoksa biz de yokuz demektir. İş güvencemiz yoksa, siyasetin kölesi olacağız demektir. İş güvencemiz yoksa Devlet memuru yerine parti memuru olacağız demektir. İşte önümüzde bir seçim geliyor. Dünya görüşü, oy verdiği siyasi partisi, ideolojisi ne olursa olsun bütün memurlarımız 7 Haziran’ı bu zaviyeden değerlendirmelidir. Ya memurluğa güle güle diyeceğiz, ya da memurun iş güvencesini kaldıracağım diyenleri sandığa gömeceğiz. Bu nedenle 7 Haziran sadece bir seçim değil; aynı zamanda Devlet memurluğunun referandumu olacaktır diyorum” şeklinde konuştu.
SENDİKA MISINIZ, MALİYE BAKANLIĞI BÜROKRATI MISINIZ?
Toplu Sözleşme sürecine de değinen Geylan, geçen Toplu Sözleşmede memurun masada satıldığını ve bir 730 günün daha yitirilmemesi için yetkinin ehil ellerde olması gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi: “Bakın 2013 yılında daha 23 gün var iken 7 günde ve üç oturumda görüşmeler tamamlandı. Sözde sendikanın başkanının gece yarısı ilişkileriyle attığı imzayla memurlarımız 2014’te 123 TL’ye 2015’te de %3+3’e mahkum edildi. Aldığımız 123 liranın ortalama memur maaşına yansıması %5,2 idi. 2014 enflasyonu ise %8,17 olarak gerçekleşti. Yani sadece enflasyon farkından bile yaklaşık % 3’lük kaybımız sözkonusu. Bunun yanı sıra da 2014’te ek ders ücretlerine, fazla mesai ödemelerine, aile ve çocuk yardımlarına SIFIR zam alındı. Tabii enflasyon farkının unutulmuş olması da rezaletin cabası. Hatta dünya sendika tarihinde hiç örneği olmayan öyle bir zillete daha şahit olduk ki; bakın Hükümet pazarlık masasına gelirken memurlar için bütçeye ek kaynak olarak 10,158 milyarı cebine koyarak gelmişti. Fakat sözde sendikanın attığı imzanın bütçeye maliyeti 7,191 milyar olarak gerçekleşti. Yani bu çok mahir sendika, çalışanlara tahsis edilmiş olan 2,967 milyarı masada bıraktı! Bu ne biçim pazarlıktır. Siz kimden yanasınız? Sendika mısınız, Maliye Bakanlığı bürokratı mısınız? İşte böylesi rezaletin bir daha yaşanmaması için o masaya hak edenlerin, ehil olanların, kamu çalışanlarının gerçek temsilcilerinin oturması gereklidir. O masada kamu çalışanlarının gerçek sendikası Türkiye Kamu-Sen yetkili konfederasyon olarak bulunmalı ve imzayı da adam gibi sendikanın yiğit genel başkanı İsmail Koncuk atmalıdır. Aksi takdirde çalışma hayatımızın bir 730 günü daha heba edilecektir. Bu itibarla her bir arkadaşım 15 Mayıs günü mesai bitimine kadar bir üye daha kazanmanın kararlılığı içerisinde bulunmalıdır.”
Programın ikinci bölümünde ise Gazi Üniversitesi öğretim görevlilerinden; Dr. Yılmaz Yeşil tarafından “Üye ve Üye Adayı İlişkilerinde Mükemmeliyetçilik” ve Dr. Sinan Demirtürk tarafından da “Sendikacılıkta Sosyal Medyanın Etkin Kullanımı” konularında eğitim seminerlerinin sunumu gerçekleştirildi.